SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU SIFATU’S-SALAT

<< 441 >>

باب إستواء الظهر في الركوع.

120. Rüku Ederken Sırtın Dümdüz Tutulması

 

-وقال أبو حميد في أصحابه: ركع النبي صلى الله عليه وسلم ثم هصر ظهره.

Ebu Humeyd es-Saidî karşısındaki cemaate şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem rükuya gider ve sonra sırtını düzleştirirdi." Sırtın dümdüz tutulması demek başın vücuttan ne aşağıda ne de yukarıda olmasıdır.

 

باب حد إتمام الركوع والاعتدال فيه والاطمأنينة.

121. Rükunun Tam Olarak Yapılmasının Ölçüsü Ve Rükuda Vücudun İyice Sükunet/ Dinginlik Bulması

 

حدثنا بدر بن المحبر قال: حدثنا شعبه قال: أخبرني حكم، عن ابن أبي ليلى، عن البراء قال:

 كان ركوع النبي صلى الله عليه وسلم وسجوده، وبين السجدتين، وإذا رفع من الركوع، ما خلا القيام والقعود، قريبا من السواء.

 

[-792-] Bera' (r.a.) şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem namaz kılarken rükularda, secdelerde ve iki secde arasındaki oturuşlarda neredeyse birbirine eşit olacak bir süre kadar beklerdi. Sadece (kıraat için olan) kıyamlar ile teşehhüdlerdeki oturuşlar bunlardan farklı idi.

 

Tekrar: 801, 820.

 

 

122. Resulullah s.a.v. Rükuunu Tam Olarak Yapmayan Birisine Namazını iade Etmesini Emir Buyurmuştur

 

حدثنا مسدد قال: أخبرني يحيى بن سعيد، عن عبيد الله قال: حدثنا سعيد المقبري، عن أبيه، عن أبي هريرة: أن النبي صلى الله عليه وسلم دخل المسجد، فدخل رجل فصلى، ثم جاء فسلم على الرسول صلى الله عليه وسلم، فرد النبي صلى الله عليه وسلم عليه السلام، فقال: (ارجع فصل، فإنك لم تصل). فصلى، ثم جاء فسلم على النبي صلى الله عليه وسلم، فقال: (ارجع فصل، فإنك لم تصل). ثلاثا، فقال: والذي بعثك بالحق فما أحسن غيره، فعلمني، قال: (إذا قمت إلى الصلاة فكبر واقرأ ما تيسر معك من القرآن، ثم اركع حتى تطمئن راكعا، ثم ارفع حتى تعتدل قائما، ثم اسجد حتتى تطمئن ساجدا، ثم ارفع حتى تطمئن جالسا، ثم اسجد حتى تطمئن ساجدا، ثم افعل ذلك في صلاتك كلها).

 

[-793-] Ebu Hureyre (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Bir gün Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem mescid'e girmişti. Onun arkasından birisi daha gelip namaza durdu. Namazını bitirince gelip Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e selam verdi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun selamına mukabelede bu­lunduktan sonra; 'Git ve namazını tekrar kıl, çünkü sen namaz kılmadın' buyurdu. Adam gidip daha önceki kıldığı gibi namazını tekrar etti. Sonra gelip Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e selam verdi. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Efendimiz yine; 'Git ve namazını tekrar kıl, çünkü sen namaz kılmadın' buyurdu. Bu durum üç defa tekrarlandı. Sonunda adam; 'Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben bundan daha iyisini yapamıyorum. Bana doğrusunu Öğretiniz’ dedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu; "Namaza duracağın zaman önce tekbir getir. Sonra ezberinde bulunan ve kolayına gelen kısımlarından Kur'an oku. Ardından vücudun hareketsiz kalacak şekilde (itminan) rüku'a var. Sonra rüku'dan doğrul ve dimdik dur (itidal). Ar­dından secdeye git ve kemikler eklem yerlerine tam anlamıyla oturacak şekilde (itminan) secde et. Sonra doğrul ve yine kemikler eklem yerlerine tam anla­mıyla oturacak şekilde (itminan) otur ve ardından tekrar secdeye git ve kemik­ler eklem yerlerine tam anlamıyla oturacak şekilde (itminan) secde et. Namazı­nın geri kalan kısmında da bu söylediklerimin tamamını aynen yap!"

 

 

AÇIKLAMA:     Kadî İyaz Resulullah'ın çünkü sen namaz kılmadın" şek­lindeki buyruğu hakkında şu açıklamayı yapmıştır: "Bilgisiz bir kimsenin ibadet­lerle ilgili konularda herhangi bir bilgisi olmaksızın yaptığı fiiller geçerli değildir.

 

Burada Resulullah adama "namaz kılmadın" derken namazı­nın geçerli olmadığını ifade etmek İstemiştir. Zaten Resulullah'ın ve sözünün zahirinden anlaşılan da budur."

 

Bu Hadisten Çıkarılan Sonuçlar

 

1. Namazın rükünlerini yerine getirirken söz konusu rükünlerde kemiklerin eklem yerlerine iyice oturması ve böylece vücudun bir süre hareketsiz kalması (itminan / tumanîne) farzdır. Alimlerin çoğunluğunun görüşü budur. Hanefî mezhebinde meşhur olan görüşe göre ise ta'dîl-i erkan sünnettir.

 

2. Namazın farzlarından birisini ihlal eden bir kimse o namazı iade etmekle mükelleftir; bu namazı iade etmesi farzdır.

3. İyiliği emredip kötülüğü yasaklamak çok önemli bir görevdir.

4. Herhangi bir husus öğretilirken karşıdaki insanı sıkıntıya düşürmeyen en uygun metod uygulanmalı ve konu etraflıca açıklanarak hedefler tam anlamıyla gösterilmelidir.

 

5. Öğrenci hocasından gerekli bilgileri almak için istekte bulunmalıdır.

6. Kişi aynı mekanda bulunuyor olsalar bile bir anlamda ayrılık sayılabilecek fasılalar oluşmuşsa muhatabına tekrar tekrar selam verebilir ve muhatap tarafın­dan bu selam alınır.

 

7. İmam cemaatiyle birlikte mescitte oturabilir.

8. Alimlere ve hocalara selam verilir ve emirlerine uyulur.

9.  Kişi hatalarını itiraf edebilir ve hataların insana mahsus bir özellik oldu­ğunu bu itiraf sırasında dile getirebilir.

10. Resulullah (s.a.v.) insanlarla ilişkilerinde en güzel ahlak üzere idi, onlara çok yumuşak davranırdı.

11. Daha etkili olması için gerekli açıklamaları sona saklamak uygundur.

 

Farz şeklinde tercüme ettiğimiz kelime Arapça nüshada vaciptir şeklinde geçmektedir. Hanefî mezhebi dışındaki mezheplerin ıstılahında vacib kavramı Hanefi mezhebindeki farz kavramının karşılığı olarak kullanılır, Türk okuyucusunun vacip dendiği zaman Hanefî mezhebi ıstılahındaki vacip kavramını anlayabileceğini ve dolayısıyla karışıklık doğabileceğini düşünerek burada farz kavramını kullanmayı uygun bulduk. (Mütercim)  Bu paragrafta kullanılan farz kavramı için yukarıdaki dipnotta belirttiğimiz hususlar geçerlidir. (Mütercim)

 

12. Abdestin farzları sadece ayet-i kerimede sayılanlardan ibarettir ve dola­yısıyla sünnetle sabit olan diğer fiiller menduptur.